16 Ekim 2009 Cuma

bu işte bir yenik var, bit yeniği ...

Başlık bulma serüvenim ilginç bu blog da sadece yazıma nasıl başlayacağımı düşünüyorum ve alakalı -alakasız aklıma ilk 10 saniyede gelen başlığı yapıştırıyorum.Neyse bugün bir zat-ı muhteremden bahsetmek istedim.Kiremitçi'den ...Hani şair,pek ünlü gerçi neyine yazıyorsam.Neyse o yerinde ünlülüğünü katmerleyedursun ,ben de yazıma devam edeyim.Hee şimdi buldum başlık da esinleme yapmışım aslında ''bu işte bir yalnızlık var'' diye bir kitabı var ya ondan.Daha yeni başladım ,aslında kış günleri için mükemmele benziyor hani benim o ünlü kahveli,yalnız gecelerim için birebir.Soğukkanlı ,az sesli ama içi ses dolu insanlara hayranlık duyduğum gibi böyle kitaplar da hoşuma gidiyor.Aslında Kiremitçi efendi'yi okuyacağım aklıma gelmezdi.Ruhum romantik etkilere açıktır amma okumazdım işte.Hatta lisedeyken o adama deli olan bir arkadaşım vardı,bir gün biz de otururken sıkılmadan koca bir elektro(!) mektup bile yazmıştı ona.Ulaştı mı meçhul tabi.Neyse işte o zamanlar bu tür fanatizmlerden haz etmezdim ..Kiremit Bey'in İclal ile arası iyiydi o zamanlar sonra askere mi gitmiş ne yapmış,kadını bırakmış körolasıca.Gerçi İclal de eski kocasını bırakmamış mıydı yoksa yine mi bırakılmıştı.Neyse canım bu konuda farazi konuşuyorum zaten bir şey bildiğim yok.Bazen aklıma gelir ,hani yazarlar yaşadıklarından pek bir beslenirler ya kimi sömürme derecesine gelip aynen kopyalar ya hayatını sanatına.Heh işte o yüzden hayatına giren insanlara acırım bazen.Aklımda şöyle bir süreç canlanır ve yazarın düşündükleri geçer :
Hani şöyle bir aşık olayım bakayım,sonra biraz gider dört teker ,sonra tek teker patlar ,pamuk ipliğiyle duruyor ilişki derken biter, şöyle bir yalnızlığa batayım ,ohh burası bataklık gibi sinek ,böcek heh en önemlisi de anılar ve onlar üzerine olanlar yığılsın dibime ve ohh malzemeler hazır haydi bismillah yazıyoruuuummm! der...Belki saçma gibi gözüküyor ama cidden yahu şairlere,yazarlara bir yakından bakmak lazım.Mesela adını hatırlayamadıklarımdan bir tanesi ben aşık olmayı severim,kadınları severim falan diyordu.Yazdığı kitapta da aşklarından bahsetmiş,yok efendim hepsi ayrı ayrı hayatına renk katmış, hepsine ayrı ayrı teşekkür edermiş.Böyle de insan kendini değersiz hisseder adamın kitabında yaw.Sanki adamın dükkanı var da ,kadınlarda vitrinde gelip geçen eşyalar...Sağolsun tabi en azından varlıklarını kabul etmiş...
Yaz bitmeden evvel Nazım'ın aşkını okumuştum ,vay be vuu ne aşk derken, yıllardan sonra pat bırakıvermişti kızı başka biri için,sonra o başka biri de ona yüz vermemişti de kürkçü dükkanına dönmek istemiş amma bizim kızımız pek de saftirik çıkmamıştı hani.Bazen insan böyle hayatın diyor...Yani gerisini de diyor da ben yazmıyorum.Edepliyimdir canım yazarken amaaa beynimde birine dibine kadar saydırma hakkını saklı tutarım.Ne diyecektim ben ,heh ne bu yaw nolacak ?Ne ne olacak bak ben de unuttum şimdi.Annemin yüzünden koltuk da uykuya dalıp aniden sıçreyıverdi,hem kendi ödüyle benimkini de patlattı.Kötü rüya gördü heralde ,ablan nerede ,naptı deyip duruyordu.Cevap verdim:nerede olabilir anne,odasında...Olmadı işte kafam dağıldı,yanyana gelmiş birkaç cümle çıkacaktı düzenli onlar da geri gitti,beynim burnunu çekmiş gibi oldu.Keseyim o zaman belki devam ederim sonra ama unuturum ya ben ,olsun yaw yer benim ,kalem benim.Benim üzülen benim,parasız benim,benim o benim vs vs Saçmalama dile gelince kalem kaçar,ben de kalemi kovalamaya ,haydi eyvallah...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder