9 Ekim 2009 Cuma

Akbabalar anılara saldırmaz ,onları önünüze atar...

Anılar ...Zamanın bir yerinde gerçek olan yaşanmışlıklar...Yaşanırken birkaç dakika sonra anıya dönüşeceğinden emin olunan anlar vardır , hani o kadar güzel ki hiç bitmesin dediğiniz ve o anın içinde yapışıp kalmak isteğiniz olur,işte sonradan insanın en çok canını yakan anılar bu tür zamanların içinden seçilir.Akbabalar -histerik ruhunuz,zayıf kişiliğiniz ya da ya da herneyse onlar...- , duyularınıza,aklınıza ,ruhunuza işleyen anları diğerlerinden ayıklar,koca bir pirinç yığınında dikkat çeken şey ancak içindeki taşlar olur ya onun gibi seçer seçer ve ayrı bir yere koyar . Henüz geçmişe eklenmemişken ve henüz hangi nokta olduğumuzu farkedemezken sorun yoktur.O taşlar bir kenarda durur.Ne zaman ki o anılar artık elimize alıp sevemeyeceğimiz,canladırdığımızda içimizi yakan şeyler olur işte o zaman işte o zaman akbabalar gelir.Sizin iyice çökmenizi bekler.Sonra tıpkı dolu gibi yağdırmaya başlar anılarınızı üzerinizden.Her biri ayrı yerinizi acıtır çarptığında,vücudunuz kan içinde kalmaya başlar,yine de bir kaç tanesini avucunuza almak istersiniz,yakalamak...Nafile çünkü onlar elinizi de yaralar,o kadar hızlı ve şiddetle düşerler ki...Dolu yağmuru bittiğinde ,ölüm ve yaşamın ne olduğu hakkında fikriniz yoktur...Hangisinin çizgisine daha yakın olduğunuzu da...Ne yaşamak ne ölmek cazip gelir o yüzden...Bir süre sonra bitti der ve yolunuza devam edersiniz,yaralarınız iyileşmeye başlar.İzlere bakıp gülümser ve onları da geçmişe itersiniz beyninizde.Mutlu olduğunuz daha doğrusu öle sandığınız zamanlar gelir,tam kahkanın en güzelini basacakken,bir anı yanınızdan süzülür.İlk önce gözüm mü puslandı dersiniz,görme güçlüğü çekersiniz.Sonra vücudunuz ve ruhunuz o anıyı keskin biçimde hissetmeye ve asit gibi sizi yakmaya başlar.İşte dolu yağmurunun ikincisi ve en acılısı...Yaralanan yerlere tekrar yenileri eklenir.Bu sefer kurtulmak ne zordur.En iyisi olduğum yerde kalmak dersiniz,geçene kadar beklemek.Akbabalar halinize güler,sizi serbest bırakmış gibi yapar ama ne zaman yürümeye karar verseniz alarma geçer ve yeniden saldırıya başlarlar...Ta ki kan revan içinde kalan sadece vücudunuz değil,ruhunuz,düşünceleriniz oluncaya kadar...Zaten sonra sizle işleri biter...Arafta bulursunuz zamanla,ne geçmişe ne geleceğe dokunabildiğiniz,hatalarınızın kefaretini ödemek istediğiniz ama sizi cennete götürmeyecek yer...Bu araftan sizi anca umut kurtarır.İyi şeyler olabileceğine dair umut...Zaten yaşama sebebi de budur her zaman bir parça umut sonraki adıma ivme verir,geleceğe yürütür...Sonu bataklığa mı çıkar bu adımların bilinmez ama öyle bile olsa sonrası hep vardır ve biz akbabaların gözetiminden ancak umutla kurtuluruz.Nasılsa kurbanları çoktur,yaşamaya nedeniniz çoğaldıkça onlar için işe yaramaz çöpler olursunuz...Artık hayatınıza bakabilirsiniz...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder