31 Ekim 2010 Pazar

Boşa Gitmeyelim Diye...

Aslında uzunca bir süre yazmama kararı almıştım, bahanelere sığınarak değil gerçekten yazmamak. Yazamadığımı farkettiğim zamanla paralel bu. Yani gerçek şeyler yazamamak. Daha evvel yazılanların pek çoğunun şu an ham görünüşü. Kimi günlük gibi yazılmışlardı belki fakat burasını günlük olarak kullanmadım hiç. Tek bir yorum duydum ''tıpkı bir günlük gibi'' insan günlüğüne iç hesaplaşmalarını,yaşantılarını tüm çıplaklığıyla yazar, günlük tek kişiliktir, günlükte yapılan çıkarımlar hem az hem de bencildir. Dünya barışı, terör, eğitim hakkından bahsetmezsiniz günlükte bir haberi, bir karakteri eleştirmezsiniz. Demem o ki burası bir günlük değil . Benim üzüntüm,benim bilmem nelerim kimene ki zaten, sadece kendi yaşantılarımı düşünceleri anlatmada araç olarak kullanma söz konusu olabilir ancak. He kimi zaman şımarıklık yapar ve bunun dozajını kaçırırım o ayrı.

Şu süreçte okumayı öğreniyorum, gerçekten okumayı ve görmeyi , farkederek görmeyi. Heybeme bişiler dolduruyorum. Yazmaksa eskisi kadar basit değil. Ahkâm kesmeye varıyor bir yerden sonra yani kaynaklarınız sağlam olmazsa, size o akışı sağlayan, kaleminize güzel biçimde ve doğru şekilde, sorgulanabilir şekilde düşen kelimelerin ne kadar anlamsız kaldığını farkediyorsunuz. Gökhan Yorgancıgil Senaryo Atölyesinde şöyle demişti dün ''Seyircilere sunduğunuz konu hakkında onlardan daha fazla şey bilmek zorundasınız''. Bunu hemen her konuya yaydığımda eğer burada da bir anlamda çıkarımlar yapıp , bence gibi kisvesindeki genel yorumlar yapıyorsam onların da bunu içermesi gerektiğini düşündüm. Yani ben kim oluyordum da daha bir yere varmadan varacaklara ikaz edip, öğüt veriyordum. Hepimiz kimseyiz ama pek azımız belli olgunluğa erişip bize yol gösteren olacak. Çoğumuz yazacak ama pek azımız yararlı olacak. Bilmiyorsanız yazmayın. En azından bu öğüdü verebilirim değil mi? Bu kadarına hakkım olmalı kendimi bodoslamış gibi hissettiğime göre. Bilmiyorsan yazma, yaşamadıysan öğüt verme, bildiğini sandığını halâ göremiyorsan yazık sana. Şu söylediğim sadece benle ilgili değil sevgili okuyan sana da bu lafım. Koy kendini artık nereye istersen.

Herneyse şimdilik hoşça kalın, hoşça yaşayın, hoşa gidin...Yeniden geldiğimde her şey muhteşem olmayacak sadece ben kendimi daha az suçlu hissedeceğim , zamanlamam dünyasal zamanda ne vakte denk düşer bilemiyorum.Üç vakte beş vakte herneyse...