11 Ocak 2010 Pazartesi

Nostalji...

Hava buz gibi üşüyorum.Ayak parmaklarımda hak veriyor bana .Bir battaniye alıyorum sığınıyorum içine.Az sonra ısınacak o da vücudumdaki belli belirsiz akışla…Bir gazete var yanımda,okuyacağım birazdan.Ama bildiğimiz gazetelerden değil sadece öyküler var içinde.Her seferinde farklı bir öyküye dalıp ‘aa’ bitti mi diyeceğim.Bitecek tabi.Bir diğerinin başlaması için bitmesi gerek .Her şey böyle mi yani güzel şeyleri üst üste yaşasak olmaz mı?Yani illa ki de dünyanın döngüsüyle benzeşmek zorunda mıyız?Güneş için karanlık , yağmur için kuraklık çekmek…
Canım çikolata ve çilek istedi.Kırmızı kırmızı çikolataya batırıp yesem… Immm düşüncesi bile nefis.Çocukluğum -atlattığım kanısına nerden vardım- aklıma geldi.Annem bana çilek alır yemekten sonra yiyeceksin ama derdi.Niye ki tam ona bakıp ağzım sulanmışken mideme indirsem olmaz mıydı?Pırasa yemeğini bir yıl yemesem de olurdu sanki.Şimdi olsa dinlemezdim annemi,midem tıka basa doluyken o hafif ekşi ısırığın tadına nasıl varacağım derdim.Şimdi diyebilirim. Peki beni dünyada tek mutlu edecek şeymiş gibi gelen his o yine gelir mi ki?

Bu satırları yazdığım ruh halini hatırlıyorum da şuan kaymakmış,balmış...Acınası...İnsan herşeyi nasıl da arşivliyor beyninde ve nasıl kodlandırıyor ki o ana dair bir fotoğraf,bir yazı ,bir söz herneyse onunla, bir anda tekrar önüne getirip izlettiriyor...Bu bazen enfes oluyor...Oluyor ve ben gidiyorum,yazamam dedim ama yine buradayım işte,el-beyin kordinasyonum devam ettikçe de zor bırakıcam gibi...gidiverdimm...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder