27 Aralık 2009 Pazar

MEŞGUL EDİCİLER,BENCİLLİKLER VE ÇOCUKLUKLAR

Ne garip şuan bana üniversite hocalarının verdiği ekstra ekstra ödevlerden söylenirken hatta sızlanıp kafamı duvarlara vururken diğer yandan kafama takıldıkları için çok memnunum.Başka şeylere odaklanmamı engelliyorlar.hem de öyle bir döneme denk geldiler ki...Sadece şu yazıyı yazarken aklımdan geçenler hoşuma gitmeyecek biliyorum sonra zaten sıkıcı ödevime dönerim,en azından bir süre daha idare ederler beni.Tabi birkaç haftadır devam ettiğim bilgisayar kursu da yardımcı bu konuda,sabahın körü vs diye söyleniyorum diğer yandan da bir uğraşım daha olduğuna,oyalanadığıma seviniyorum...
Şu jelibon sergisi yüzünden burayı tamamen kamusallaştırmaya niyetim yok,yani orada güzel bir iş yaptık evet ama ben buraya yazmak istediğim ,içimden gelen ne varsa koymaya devam edeceğim.Demek istediğim öznelliğine devam edecek.Ben bencil biriyim.Kalabalığın içinde de olsam,bin kişi tarafından izleniyor da olsam benim olan vardır benim için,paylaşmakla çoğalır ama benim olmaya devam eder.Kıskanırım hem de çok eğer benden çıkarsa...Tek kardeş olunca da kıskanç olur denir ya ve de bencil.Ben çok kardeşli biriyim ama hala bencilim ,belki de en küçük olduğumdan.Aslında bu soyut şeylerde yani fikir vs bazında çoğunlukta da olsa somutlaştıracağım.Benim 2 tane olan şekerimin birini arkadaşıma seve seve veririm,bende bir şeker varsa yarısını da seve seve veririm,yarım şeker varsa yarımı direkt ona da veririm.Amaaa paylaştıktan sonra bende kalan yarıma dokunulmasına izin vermem,vermem derken dokunulursa kötü olurum ,parçam alınmış gibi.Bir yandan itiraz edemem ama diğer yanım o beniiimm diye bağırır.Bu örnekle de fazla basit oldu biliyorum,bir şeker için hiç böyle hissetmedim zaten ...Neyse bunu yoğun olarak hissetmek kendi açımdan da rahatsız edici,biliyorum evet bu bencilce,olmamalı vs vs ama böyleyim işte.Benim olan benim kalsın istiyorum,benimle anılsın...

Bir başka meseleden bahsedecektim aslında daha doğrusu son günlerdeki rahatsızlıklarımın başlıcasından,güzel günleri kara bulutla kaplayan olaylardan,çocukluklardan...Eskiden olsa gerçekten anlardım,çocukluk işte yapılır böyle şeyler vs...Ama olgunluğun kıta sahanlığına girdiğimiz şu yaşlarda ,günleri saçma kin duygularıyla geçirmek,hem de boş yere,belki de haksız yere ne kadar doğru?Gerekçeyi boşverin,insan önce kendi içine dönecek,kendini bulacak ardından bakacak karşısındakine.Çünkü kendine bakmaktansa karşısındakini çöpe atmak kolay gelir,insan kendini kusursuz görecek kadar kibirli,kendinden başkasını duymayacak kadar gururlu olabilir kimi zaman.İşte bunadır sözüm...Diyeceğim yahu sevgiye bırakalım tüm akışı karşılıksız ve öylesine bir sevgiye,insanları bir arada tutan sevgiye...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder