17 Kasım 2009 Salı

hayat kopuk,insanlar kopuk,bağlantım kopkopuk

Nevet abim yıllık izine çıktığından ve evde bulunduğu zamanın yüzde seksenini strateji oynayarak geçirdiğinden notebook'una transfer oldum,o yüzden çok rahat değilim,şu sayfalar durağan olduğundan mıdır nedir,sorun yok ama aktif herşeyin bağlantısı kopuk halde.Alışık değilim ben bu merete yahu,sadece bilgi copy'de zaruri işlerimi hallederken kullanırım,alıştığım şeylerin değişikliğini sevmem ,her parçası bir yana dağılmış ama kapı gibi köşesinde duran yanına kahve bardaklarını koleksiyon yaptığım,cd dağlarından mouse'u zor bulduğum o şeyi seviyorum ben.Bu insanda göçebe hissi uyandırıyor.Yine de hepimiz birgün notebook olmadı netbook bay ve bayanları olacağız gibi görünüyor.Çevremde kim varsa ya yeni aldım ya da alıcam diyor.Dediğime bakmayın ben bile öyle...Neyse bu iyi mi kötü mü yok teknoloji bilmem nesi mi olduk gibi tartşmalara girmeyeceğim,sadece bir hocamın dediği şey aklımı kurcaladı acaba bundan 15 yıl evvel ,cep telefonu çıkmamışken,aman bilmem ne yollayayım telefonla arkadaşıma ,sabaha kadar sevgilimle telefon kulağıma yapışık konuşayım diye yakınıyor muyduk?Ya da bu tür şeylerin yokluğundan eksiklik çekiyor muyduk?Demek ki bir şey patlatıldığı anda meşruiyetini de yanında getiriyor ve bir anda hayatımıza kök salıp ,temel parça haline geliyor.Mesajla kredi almak olayı misal,bırakın 15'i birkaç yıl evvel mesaj ne kadar lakayıt bir şey sayılırdı.Sadece gençler birbirine yazar,onun dışında resmi bayram mesajları falan olurdu genel arasında.Şimdi en saygın kurumlar telefonun içinden parazit gibi sesleniyorlar size.Madem herkese en kolay ulaşacağım şey bu ,tamam be sen de gel mesaj sen de gel facebook sen de gel daha bilmem ne dıtdırılar...Bunların kullanılmasına lafım yok yahu ben de dibindeyim bunların sadece nasıl olup da sınırların bu kadar kolay eriyip,prensiplerin ne kadar muğlak esnekliklere sahip olabildiğini tartışıyorum.
Şu face'in adı geçti benim de kafam kaydı başka konuya haliyle.Kumdan prensiplerimce üye olmam diye diretip aylar sonra tamam be derken ,geçmişimin'çeyrek/2'sini geçirdiğim Bursa'dan arkadaşların beni bulmasıyla hafif bir neşe kırıntısıyla madem öyle kalıyorum dediğim facebook.Sonradan gelen mesaj ve davetlere eshef edip,kalanlar yüzünden çkip gidemediğim facebook.''Hemcinslerim abazanlıktan oduncasına yanarken'' demiş ya sagop insan ,işte,bahsettikleri sararken bulunduğumuz evreni-net evreni- dünya gibi buranın da kokusu çıkıyor.Trojen yada truva atı bir rotası olur bunların,şuraya şunu yapınca git dersin ama bu insanlar heryerdeler ve heryerde aynı amaçtalar, hergün sorsam da niye yaşamaktalar,durduramamaktayım oksijenim bir şekilde yine tüketmekteler...Hımm şarkı mı yapsam acaba kafiyeli çıkıvermiş.Yok çok denedim ama kolay iş değilmiş.En sonunda aklıma mesneviden bir kolaj yapmak geldi,onun da etiğini düşündüm kafamda hala da düşünüyorum.Neyse dedim bari hazırlardan yola çıkayım,aldım bir Can Dündar denemesi okudum Hüsnü'nün klarnetinin üstüne oh mis,hımm peki neye benzedi, ortaya garip ama güzel bişi çıktı ,valla yapın siz de, kendi kendinizin şiir okuyucusu,rapçisi,rockçısı,bilmemnecisi olun.Kendinizi bilin yalnız pek bir halt değilse yaptıklarınız,kendi miinik çevrenizden çıkmayın,kendi çöplüğünüzün horozu olun.Aaa olmaz ki işte gene konu kaymış gene kaymış,bu benim gibi beyniminde odalarının dağınık olmasından mı yoksa dış etkenlere mi yıkmalıyım suçu?Neyse madem bir çöplük laf ettik geri almayalım,kalsınlar burada kokarlarsa haber verin neydi adı bilmem ne çöplüğüne aktarırız bunları,he bir de şey yok o kadar değil iyice karışacak ortalık sonraki yazıya hadi hadi kış ,gittim...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder