23 Şubat 2010 Salı

İstanbul'dan bahsedecekken hem köşesinden, hemde aklından sıyıran yazı

garip şahıs diye bir şey yoktur sadece bazı larıdaha fazla anlaşılmayı gerektirir gibi bi cümle gördüm sevgili Robbins'in kitabında pek bir hoşuma gitti,bu adam garipleri,garip diye etiketlemiyor hakkaten de.... gerçi karakterlerinden de anlamak mümkün, her gün karşılaştığımız tiplerden bahsediyormuş gibi anlatması yok mu,hem illet ediyor hem sevdiriyor...Keşke hayatta da böyle bakılsa değil mi?Cins diye kimse kenara atılmasa,kabuklarına çekilenler ,kozasını yarı aralık bırakıp arada aydınlığa çıkabilseler böylece...Herkesin bir umudu olsa ama kocamanından,bitmeyeninden,bazen seni yitirmeyeninden...Var mı zaten?Varsa iyi canım ,öylesine söyledim,evrensel bir dilek olsun diye...Ne garip,kulağımdaki müziğin bazen cızırtı bazen de dalınası bir şey gibi gelmesi,algı meselesi de var.Heh bundan bahsedeyim,çevremizde bilmem kaç tane uyarıcı olmasından ve bizim isteyerek-istemeyerek bunlardan bir kısmına karşı tamamen ya da kısmen duyarsız veya hakim oluşumuzdan...Böyle bir dünyanın,böylesi İstanbul'unda ,merkezle her şekilde bağlantılı olabilecek şekildeki yaşantısında ne çok şeyle karşılaşıyoruz,ne çok şey görüyoruz,ne çok şey karşısında otobüs camında yapışık ,pervasızca uyur gibi bir tavıra girişiyoruz...Bunu yaptığımız yarı bilinç düzleminde, -tam blinç halininin ancak bir dağ kovuğunda yaşamayı seçerek mümkün olduğunu düşünür oldum da- görmeyi seçtiğimiz şeylerin kaçı işe yarar... Ya da bilmem kaç tanesi boş işten yapmayı seçip günümüze sığdırdığımız şeylerden...Tamam ,tamam bu kadar genelleme biraz fazla,dolu şeyler yapanlar,dolu şeyleri daha fazla seçenler de var tamam.Bu kadarı bilimselliğe ihanet değil bıkkınlığın armağanı sayılıp mazur görülmeli...Ne diyorduk,İstanbul yaptı bizi böyle diyelim mi geri kalan Türkiye'yi şimdilik ve kötü niyetli olmayan sebeplerden dışarda bırakarak...Diyelim bence de...İstanbul...Senin üzerine yazılacak hiç bir şey var ve bu hiç bir şey her şeyi de kapsayan kocamanlıkta o yüzden sana özel bir başlık yaraşır şimdi git bakıyım buradan tıpış tıpış,he şöle biz insanları konuşuyoruz.Oradan oraya koşuşan ,evdeki iki tıngırdatıp eğlenme vakitlerini bile işlerine adayanlardan ,sivilceleriyle boğuşup öss'nin sonsuz mantıklılığındaki yarışında depar atmak isterken gözünü çerçeveli cama hapsedip ,beyninin muslukları kirli su akıtanlardan,muhteşem üniversite kapısından damsız girebildik diye sevincinden tek göz odasında bilmem kaç şişeyle sızıp kalıp ,sevgili özgürlüklerini fondibine kadar yaşayıp hiç bir halttan eksik kalmayan ahlak timsali kişiliklerden, yüzüne yaptığı badanaya ya da vücudunun dış cephe kaplamasına ayırdığı bütçeden bizim oralara yol olacaklardan , otobüste ,kahvede,durakta,bakkalda -çakkalda,kuyrukta,sokakta buldularsa her nerede siyasetin,sporun,haberin anladıkları ,pek çok sıkıntının yaşadıkları kısmından her fırsatta ahkâm kesen ya da vardır bi bildiği amcalardan, küçüçük boylarına sığmayan teknoloji alıcılığındaki yetkinliğe şaşıp kaldığımız oyun hastası, hastalıklı hastalarımızdan , eli çamaşır suyu kokan,hijyeni sevdiğinden değil içinden çıkamadığından çırpınıp duran ,ya sabır dileyen akşama ne pişiriyimcilerden, den den den -diye uzayıp giden-...işte tüm bunlardan bahsedebiliriz ya da akşam akşam ne kafamı boğucam deyip burada kesebiliriz ,hatta yapalım bunu gerçekten ,bilmem kaç saatlik yolu kaç yüzüncü defa aşmışken,pat diye düşüp uyuyabilecek haldeyken,nefis kitabıma doyamadan sabahın meşguliyetleri getirecek yüzüne şap diye bir öpücük konduracakken ne gerek var bunları konuşmaya değil mi?Yo ciddi değilim ama naciddi de değilim...Derken tavana parlasın diye aldığım plastik parçaların parlamadığını ,onların kemik renginden olanlarını alırsam belki parlayacağını öğrendim ,tavanımda parlamayan yıldızlar sürüsü yapıştırılıyken ve geçen gece ay dedesi kafama düşüp de rüyadayım kardeşim deyip de hissetmezken....gözlerim minicik damar yolu ağlarını kırmızıca örmeye başlamışken gitmek isterim ama saate kayınca gözüm tavuk musun bre pehlivan derim,kanlı savaşçımı ,kansız tavuk mı olayım?Buldum kansız savaşçı olucam nasıl mı?yazımı bitiricem ama uyumak için değil bitirmek istediğim için,bitti,tıp.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder