14 Şubat 2010 Pazar

BEYAZ HIRKA ...

Üstündeki ince gri kazağı bile yük gibiydi.Gıcırdayan sandalyesinden kalktı ve pencereden yukarı baktı.Hava oldukça soğuktu,bedeniyse bunu pek az hissedebiliyordu.Masada duran sigara paketini aldı ve portmantodan soluk parkesini giydi.Kapıyı çarparak apartmana fırladı.Merdivenler ne kadar dikti bugün ve ne kadar fazla…Sokağa çıktığında havayı patlayıncaya dek ciğerlerine çekti.Bir sigara çıkardı paketinden ,üstünü aradı ama ne kibrit ne çakmak.Sinirlice yere attı elinden sigarayı.Saat epeyce geç olmalıydı.Köpekler bile ortalıkta gözükmüyordu gerçi kendini onlardan farklı hissetmiyordu ya…Sokak lambaları olmasa ,sokağın ölüden farkı yoktu.Kaldırıma yığıldı ve yere dikti donuk gözlerini ,önünde duran su birikintisinde gördü yüzünü.Belki iki,belki üç gündür uyuduğunu hatırlamıyordu,hoş ,uyumak ve kalkmamak tek isteği olurdu şu anda.Ne kadar da berbat görünüyordu,çoktandır tıraş olmuyordu,saçları ise seyrekleşmiş.düşünmeye çalıştı ama beyni zonkluyordu.O sırada bir araç geçti su birikintisinin üstünden ,bulanık su da yüzü de kayboldu…Üstü ıslanmıştı,yağmur vardı galiba evet evet gök gürültüsü de geç kalmamıştı.Yerinden kalktı ve yalpalaya yalpalaya yürümeye başladı.Darmadağın siyah saçları yağmurla parlıyordu.Neden bişi hissetmiyordu peki?Oysa günlerdir neler…Saçma…Neydi?Aklı oyun peşinde miydi yine?Silinmiş olamazdı…Soğuktan kararmış ellerini cebine soktuğunda bir kağıt parçası fark etti.Çıkardı.Bedenini ateş kapladı hızla.Sol tarafındaki parça nesnelikten çıkmış bedenini yakar olmuştu.Nefes almak neden zordu?Üzerinde üç kelime bulunan kağıdı havada savurdu.O üç kelime;‘’kendine iyi bak’’ tı …Ne diye yazmıştı ki bunu?Vicdan muhasebesi sırasından dökülen kelimeler miydi bunlar?O kendine iyi baksın ki gözüm arkada kalmasın mı demek istemişti?Gerçi şu an ona bu iyiliği yapmaya kuvveti de yoktu…Belki çok düşünmüş sonunda bunlar kalmıştı kaleminde ; ‘’kendine iyi bak’’…Hayatından sonsuza kadar çekip gidiyorum.Hiç bir an ,hiçbir saniye bulamayacaksın beni yanında o yüzden;‘’kendine iyi bak’’…Gitem hayatını sarsacak biliyorum,yapayalnız bırakacağım seni ama ‘’kendine iyi bak’’…Beni arama,sorma,merak etme hiç,sen ,kendine iyi bak önce…Ben bu cümleyle olmadığını düşündüğün vicdanımı rahatlatıyorum ‘’kendine iyi bak…Ben yoluma bakacağım sen de ‘’kendine iyi bak’’…Belki daha fazlasını sığdırmak istedin bu azınlık kelimelere ama…Aklından tüm bunlar geçerken sırılsıklam olduğunu fark etti.Nedenini bilmeden karşıya geçmek istedi .O anda geçen taksiyi duymamıştı bile .Tam çarpmak üzereyken durmuştu şoför ama küfrü de basmıştı camdan…O’ysa duyularını çoktan yitirmişti.Önündeki banka yığıldı ve ufku seyretti.Gözlerini açtığından gün yeni doğuyordu.Kımıldamaya çalıştı ve düşünmeye…Hatırlayabildi,uyuyabilmişti bank köşesinde de olsa.Sahil 20-30 metre ilerdeydi.Denizin onu çağıran bir sesi vardı.Hızlı adımlarla yanaştı ona.Kendini bıraksa…Suyla bir olsa…Bu boş yığını o bile istemezdi ki…Ses,bir ses vardı hayır kesin yanılsamaydı,ortalıkta kimse yok gibiydi.Hayal olsa bu kadar gerçekçi olmazdı.Arkasına baktı.Yok.Sağda evet biraz ilerde biri vardı.Sese kulak verdi.Ağlıyordu ses.Dizlerinin üstüne kapaklanmış ,bembeyaz hırkası ve elbisesiyle…Daha da yaklaştı.Kız adımlarını duymuş olmalıydı ki hıçkırıkları seyrekleşti.Yavaşça başını kaldırdı ,sureti beni rahat bırak der gibiydi.O ise ne yaptığını zaten bilmiyordu.Bankın diğer ucuna oturdu aldırmadan.Ağlamaktan kızarmış gözlerini kırpıştırdı ve neden gitmediğini anlamadığı yabancıya baktı kız,yabancı da kıza…Ne oluyor?Zaman nereye kaybolmuştu?Sanki bir hikaye anlatmaya başlamıştı,kendilerinden habersiz gözleri…Bir an bu kıza ne kadar benzediğini düşündü.Parlayan yuvarlaklardan hayal kırıklıklarını,yalnızlığını,ürkekliğini okuyabiliyordu.Ağlaması da kesilmişti.Yavaşça kızın yüzüne düşen bir tutam saça dokundu ve yana itti.Kız irkilmemiş,geri çekilmemişti.Ne kadar da masumdu.Dün gece her yerini ıslatan su taneciklerinden farksız…Saatlerce izlese…Genç adam ,kapalı duran bir kitabın sayfalarına dokunmaya başlamıştı sanki…Yakın ,çok yakındı ona…Bakışları durmadı…Durduramadı…Neden sonra acıktığını fark etti.Günlerdir ilk defa bir şey yemek istiyordu.Önce kenarda duran simitçiye baktı,sonra cebindeki bozukluklara .Pek de parası yoktu cebinde.Tek bir simit aldı ve yerine oturdu.İkiye böldü elindekini ve kıza uzattı.Karınlarını doyurmayacak büyüklükteki simit ,içlerini ısıtmıştı.İkisinden de ses çıkmadı.Konuşsa her şey biter gibiydi…Kız hafifçe yerinden kalktı çok geçmeden ve yürümeye başladı.Kıza dur demedi,hiçbir şey demedi…Sadece gidişini izledi.Bir yabancıydı işte…Öyle miydi?Oysa bir şeylere dokunmuştu…Sanki bu kız bakışlarıyla seni anlıyorum demişti,kırgın hislerimi izleyebilir,sessizliğimi,karanlığımı paylaşabilirsin demişti…Ama gitmişti işte…Arkasına bakmış mıydı?Niye baksın ki?Kafasını neden meşgul ediyordu bunlar?Günlerdi üstünde duran demir yığını hafiflemişti…Beyni birkaç saatlik zaman dilimini fazla irdeliyordu belki.Ama yalnız hissetmiyordu.Garip…Yaşıyordu…Yaşamak istiyordu…Saatlerce sahili turladı,martılara mırıldandı .Yoruldu ve…Uyandığında gece yarısıydı irkildi birden…Ne?Nasıl?Rüya mı görmüştü yoksa?Hayal?Off off gerçek olamazdı zaten,gerçek olamayacak kadar güzeldi ve güzellikler onu hiç bulmamıştı,bulamazdı da .Önce hiddetlendi hayat,kendine sonra hüzünlendi,gözyaşlarını serbest bıraktı ta ki üzerine örtülmüş beyaz hırkayı fark edinceye kadar…
2007’nin hatırlamadığım bir gecesinde ,oldukça ümitsiz dakikalarda yazılmıştı,aylar sonra yeniden karşılaşınca bu satırlarla kahveli pastama aroma katayım istedim,benim ürkek hikayeme bir merhaba der misiniz?Teşekkürler...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder