22 Mayıs 2010 Cumartesi

'KENDİ' İtirafı 1:

Ne olduğunu bilmiyorum,sanırım sadece yaşıyorum.Öylesine bencilim ki bunu kendimde hararetle farkedebildim.Bana mutluluk getirmeyecek hiç bir adıma ,bir başkasının mutluluğu adına yanaşmamak.Özveri,hoşgörü gibi kavramları rafa kaldırıp.yerine koca bir boşvermişlik kavramını,duyarsızlığı getirmek.
Taş olduğumu sanıyorlar,kimseyi önemsemeyen ,insanları oynatmak isteyen ya da onların üzerine kahkahayı basan .Fakat öyle değilim,lanet okumak istemiyorum ama kahretsin ki öyle biri değilim.İçimde olanlara aldırış etmiyorum sadece,sürekli fırtınalı bir denizde yol alır gibi bir aşağı bir yukarı gidişlerden,ruhun bir dibe,bir ışığa doğru sallanıp dengesizleşmesinden bıktığımdan.
Gülüşlerim tıpkı duvardaki tek kat sıvalar gibi,dışta kalmış ve çatlakların üzerine perde olmuş.Ve öylesine yapışmışlar ki tuğlalara,içeride olanları ben bile göremez olmuşum.Gömmüşüm saatlerimi,akıp duran en yararsız hayallerime,gerçekleşmesi rüyalarda mümkün düşüncelere.Düşünmemenin rehavetini hissetmek istemişim,fikir denizinde kurbalağama ve çeşitli şekillerde kulaç atarken.Sana ne olduğunu hatırlamıyorum.Tek bildiğim şu an yüzmeyi bilmediğim.Bilmediğim sularınderinlerine yaklaşmakta tereddüt bir yana,ona ayaklarımı bile sokmuyorum.Ayaklarım yokmuş,kollarımı hissetmiyormuş gibi davranıyorum.Ne yapıyorum?Neyin acısını,acısızlıktan çıkarıyorum?Ben kim oluyorum da bana ,bunu yapıyorum.Her şeye rağmen değerli insanlar var değil mi?Değerli gözle görülemez şeyler...Onları duyumsamak ve nerede tam olarak ne yapacağını bilmek gerçekten gerekli mi?Ateş yakmadan aydınlık göremeyecek miyim?Sönmüş meşaleye ne gerektir ki?Ya da gaz lambası halâ kullanılıyor mu ki?

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder