21 Eylül 2010 Salı

korku ve benlik

Dünyaya kendimizi anlatmak için gelmedik bu sözü hep haykırmak istiyorum...bin defa on bin defa kafa alıp da delininceye kadar, bu sözü anlayana kadar , kafalarına kazıyana kadar. yeter deyip bırakmak istiyorum, insanlarla uğraşmayı , hemen pes etmek, korkaklığımdan ölesiye korktuğumdandır geri çekilmiyorsam hâla. Korku yanında bi sürü gereksiz, mutsuz şey getirir, acı getirir, kararında olanı yerinde olsa da... Düşünmek de korkuludur, bilmediğin şeyi çok düşünürsün, çok da korkarsın, bilmediğin şeyi bazen seversin, sevdiğin şeyden bazen korkarsın, korktuğunda bunun neden olduğunu çözdüğün anda korkun zararsızlaşır, yararlı parazitler gibi. Saf olan, saygı duyulası, lekesiz olan da korkutur fakat başka bir korku güzel kokuludur bu. İçten olan işte bu öyle olmayanı kendinden eder , korktuğundan habersiz bir korkaklıktır bu, en kötüsü, ne olduğunu bilemeden o olman,işte en berbatı bu,en saçması, en çok küfür gerektiren ya da kibar olman gerekiyordur mecaz işte saptırmanın lüzumu yok neyse ...

Nolur, nolur, ''ben'' olmasın her yerde, sen ''ben'' dedikçe yoklaşıyorsun, ''ben'' dedikçe benliğin soğutuyor, ben ben ben yoksun yoksun yoksun, hiçkimsesin, hiçkimseyiz, zerreyiz,zerreciğiz, toz parçaları kadarız şu dünyada, çektiğin acı da kimse yaşamadı bunları dediğin tüm saçmalıklar da öyle tek olduğunu zannetiğin anda bitersin o zaman zerren de kalmaz. nolur nolur bilinse bu nolur...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder