
Gülüşlerim tıpkı duvardaki tek kat sıvalar gibi,dışta kalmış ve çatlakların üzerine perde olmuş.Ve öylesine yapışmışlar ki tuğlalara,içeride olanları ben bile göremez olmuşum.Gömmüşüm saatlerimi,akıp duran en yararsız hayallerime,gerçekleşmesi rüyalarda mümkün düşüncelere.Düşünmemenin rehavetini hissetmek istemişim,fikir denizinde kurbalağama ve çeşitli şekillerde kulaç atarken.Sana ne olduğunu hatırlamıyorum.Tek bildiğim şu an yüzmeyi bilmediğim.Bilmediğim sularınderinlerine yaklaşmakta tereddüt bir yana,ona ayaklarımı bile sokmuyorum.Ayaklarım yokmuş,kollarımı hissetmiyormuş gibi davranıyorum.Ne yapıyorum?Neyin acısını,acısızlıktan çıkarıyorum?Ben kim oluyorum da bana ,bunu yapıyorum.Her şeye rağmen değerli insanlar var değil mi?Değerli gözle görülemez şeyler...Onları duyumsamak ve nerede tam olarak ne yapacağını bilmek gerçekten gerekli mi?Ateş yakmadan aydınlık göremeyecek miyim?Sönmüş meşaleye ne gerektir ki?Ya da gaz lambası halâ kullanılıyor mu ki?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder